Grafikyardim.com
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesPhotoshop OnlineKayıt OlGiriş yap
  Konu
  Yazan
Adrenalinfrm.com
Yazan:
Tarih: Paz Ocak 08, 2012 9:13 pm

Form Dolu Logo İstek
Yazan:
Tarih: Paz Ocak 08, 2012 9:05 pm

adult-film-müzikpaylaışım-oyun paylaşım- formum için logo istiyorum
Yazan:
Tarih: Paz Ocak 08, 2012 9:03 pm

Gerekli Forum-Bilgisayarda Gerekenlere Dair = Herkesi Bekleriz..
Yazan:
Tarih: Salı Ekim 25, 2011 10:20 pm

Halsiz Forum
Yazan:
Tarih: Paz Ekim 16, 2011 6:04 am

Halsiz Forum
Yazan:
Tarih: Paz Ekim 16, 2011 6:04 am

Halsiz Forum
Yazan:
Tarih: Paz Ekim 16, 2011 6:03 am

Halsiz Forum
Yazan:
Tarih: Paz Ekim 16, 2011 6:03 am

Halsiz Forum
Yazan:
Tarih: Paz Ekim 16, 2011 6:03 am

Halsiz Forum
Yazan:
Tarih: Paz Ekim 16, 2011 6:03 am













Facebook'tan takip et!

Grafikyardim.com'daki "bunları biliyormusunuz 2" konusunu beğendin mi ? Paylaş.

FacebookTwitterEmailWindows LiveTechnoratiDeliciousDiggStumbleponMyspaceLikedin

Paylaş|

bunları biliyormusunuz 2

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek
Sayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:46 pm

Insanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar

Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının yanındadır. Insanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:46 pm

Mezara niçin çiçek konulur?

Ilk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının çiçekten tacçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme, kötaü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenherinde siyah giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:46 pm

Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar?

Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir kabın içinde ya da bir bardakta üstüste duran buzların herbiri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu noktada çok küçük kısım erir.Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. Iki buz parçası kaynak yapılmışcasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:46 pm

Termos nasıl sıcağı sıcak, soğuğu soğuk tutuyor?

Tek nedeni vardır, vakum.Yani boşluk.Bir termosta içiçe geçmiş iki kap vardır.Dıştaki metal bir kap olup içteki genellikle bir cam şişedir.Ikisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır.Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakın bir boşluk vardır.Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de ılmadığından ısı iletilemez.Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır.Içerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz.Böylece termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:47 pm

Imdat çağrısı S.O.S ‘in anlamı nedir?

Çok kişi "Save our Ship" gemimizi kurtar; "Save our Soul" ruhumuzu kurtar; "Stop Other Signals" diğer sinyalleri sözcüklerinin kısaltılmışı sanır. Oysa hiçbiri değildir. Tamamen telgraf zamanından kalma mors alfabesiyle ilgilidir. Imdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908 de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S seçildi.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
ßyHoRoZz
GrafikYardım - Yeni yetkili
GrafikYardım - Yeni yetkili
ßyHoRoZz
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 1001
Aktiflik puanı : 2675
Kayıt t. : 28/02/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:47 pm

Saolasın Dostum Very Happy

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.altin-eglence.tr.gg
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:47 pm

Matematikte niçin (-2) ile (-2) nin çarpımı (+4) tür?

Haftanın beş günü işe otobüs ile gidip geldiğinizi varsayalım. Her sefer bir milyonluk bir biletle yapılıyor. On milyon tutarında on tane bilet aldınız. Hergün gidiş geliş kullandıkça iki tanesi eksiliyor. Bunun eşitlikteki yeri (-2) dir. Siz bu işi beş gün süresince yani 5 kez yaparsanız (-2)x(+5)= 10 olur. Diyelim ki bayram tatilinin iki günü o haftanın Perşembe ve Cuma günlerine geldi ve tatil. Bu kez yapmanız gerekeni yapmıyorsunuz. Iki günlük 4 bileti kullanmıyorsunuz. Bu hareket, yapmanız gerekene göre negatif yani ters yönde bir harekettir. Hergün bilet almak yerine iki gün süresince hiç bilet kullanmıyorsunuz.Iki kere negatif hareketi "-2" bilet üzerinde yapınca o hafta elinizde (-2)x(-2) =(+4) bilet kalıyor.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:47 pm

Doktorlar niçin dizimize çekiçle vurur?

Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktor dizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tedoma minik lastik bir çekiçle vurduğu zaman bacak ileri fırlar. Bu reflekste baldır kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki verir ve yeni sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınç uygulandığını ve gerildiklerini omuriliğine iletirler. Omirilik ise bu basınca dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir, bacak tekrar geri hareket eder. Refleks, beyin denetiminden geçmeksizin, yani beyin devrede olmadan doğrudan omuriliğin komutlarıyla gerçekleşmektedir. Diz kapağı refleksi omuriliğin işleyişi konusunda bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:48 pm

Kuşlar nasıl konuşabiliyor?

Her insan ağzıyla konuşur ama konuşabilmeyi sağlayan asıl organ beyindir. Beyinde oluşan düşünceler dilimize ve dudaklarımıza aktarılır. Hayvanlar bu nedenle konuşamaz. Papağan ve benzeri kuşların yaptıkları konuşma değil, mükemmel bir ses tınısı ezberi ve tekrardır. Sesleri ezberler ve taklit ederler. Kuşların ses organları memeli hayvanlardan farklı olarak gırtlakta değil göğüs kafeslerinn dibinde, karın boşluğunun derinliklerindedir. Kuşların doğasında ses taklit yeteneği vardır. Doğayla içiçe yaşarken diğer kuşların seslerini taklit ederek bir çeşit iletişim sağlarlar.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:48 pm

Ateş böceği nasıl ışık saçıyor?

Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi yoktur. Bilimsel adı "Soğuk Işık"tır. Bu ışık olayı, moleküler seviyede kimyasal bir işlemdir. Bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir. Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden ışık elde etmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmektedir. Fakat onlar da tam olarak ışık vermeye yetmediği için böceğin ışık bölgesine yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi gerekmektedir

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:48 pm

Kediler balık ve sütü niçin severler?

Kedilerin sudan hoşlanmadığı bilinir. Ama aslında kediler çok iyi yüzerler. Hava şartlarından dolayı ve de tembelliklerinden suya girmeyi sevmezler. Evkedisinin balık sevmesinin yanında kuşlara ve farelere olan düşkünlüğünün nedeni evcilleştirilmeden önce Mısır'da Nil vadisinde balık, kurbağa, küçük kuş ve fareleri avlayarak yaşamış olmasıdır. Zaten eski Mısırlılar kedilerifare avcıları olduğu için evcilleştirmişlerdir. Günümüzde kedinin kuzey Hindistan ve Güneydoğu Asya'da yaşayan türleri ırmakların kenarlarında balık avlayarak yaşamaktadır. Patileriile balıkları sudan dışarı atar, gerekirse suya tamamen girerler. Eski Mısır'da kedi bakıcıları onları ekmek ve sütle beslemişlerdir. Kedilerin süt zevkinin de Mısırlı bakıcılarının yarattığı beslenme alışkanlığından kaynaklanmaktadır.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:48 pm

Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir?

Eğer köşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca düz gitmez. Ince tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır. Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. Ilerlemesi sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar. Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:49 pm

Develerin hörgüçlerinde ne var?

Genelde hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu kullandıkları söylenir ama doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde 30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle hareketlerini sağlarlar ayrıca yağ çöl sıcağına karşı koruma görevi de yapar. Develer suya az gereksinim duyarlar. Burun mukozaları insana göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su etkilenmez.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:49 pm

Üç yaşından daha önce olanları niçin hatırlamıyoruz?

Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde anıveya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller.Öykü ve anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri,anlayış, seziş ve hafıza yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar.Hafızamız ne yaptığını ne yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:49 pm

Niçin gözyaşı dökeriz?

Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar. Insanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyer Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni açıklanamamıştır.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:50 pm

Dolunay insan davranışlarını etkiler mi?

Insanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz. Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600 binde biri kadardır

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:50 pm

Akıl ile zeka arasında fark nedir?

Akıl yalanla gerçeği, doğruile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. Insan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:50 pm

Insan korkunca niçin dişleri birbirine vurur?

Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca vücudu otomatikman savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler ve çene savunmanın ana mekanizmalarıdır.Işte bu nedenle ilk insanlardan gelen kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer. Çenedeki kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi görüntü verir

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:51 pm

Kumaşlar yıkandıktan sonra niçin çeker?

Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumaşın az biraz uzaması gerekmektedir. Ama bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. Kumaş yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek ısı, çalkalama, sabun hepsi kumaşın çekmesini kolaylaştırır. Kumaş birkaç kez yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra yıkandığında çekmez.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:51 pm

bunları biliyormuydunuz

En uzun sure ucan tavuk 13 saniye havada kalmistir.

El tirnaklari ayak tirnaklarina oranla 4 kat daha hizli uzarlar.

Yilda ortalama 10 milyon kez goz kirpariz.

Yarasalar bir magaraya girdiklerinde once sola donerler.

Sogan dograrken sakiz cignemek goz yasarmasini onler.

Ortalama bir insan gunde 13 kez guler.

Kalbimiz gunde ortalama 100.000 kez carpar.

Thomas Edison karanliktan korkardi.

Dunyanin en eski sakizi bundan 9000 yil oncesine aittir.

Beyaz Saray'da 13092 adet catal, bicak, kasik vardir.

Ortalama bir insan, yilda 1460'in uzerinde ruya gorur.

Bir insan, omuru boyunca ortalama 35000 kurabiye yer.

Timsahlarin dilleri damaklarindadir.

Muz veya yesil elma koklamak zayiflamaya yardim eder.

Aslan kukremesi 5 mil oteden bile duyulabilir.

Bir fare, susuzluga bir deveden daha fazla dayanabilir.

Bogalar renk korudur.

Kirpiler suda batmaz.

New York'ta her gun ortalama 36.000.000 telefon gorusmesi yapilmaktadir.

Sibirya'da insanlar sutu, donmus cubuklar seklinde alirlar.

Las Vegas'taki kumarhanelerin hic birisinde saat yoktur.

Italyan bayragini Napoleon Bonaparte tasarlamistir.

Italya'nin Siena kentinde, ismi Mary olanlarin fahiselik yapmasi yasaktir.

Uzay yolculugunda tasinacak her extra kilo icin gerekli olan yakit miktari 530 kg dir.

Istokozlarin kani mavi renktedir.

Timsahlar daha derine batabilmek icin tas yutarlar.

Kalinligi ve buyuklugu ne olursa olsun hicbir kagit parcasi 7 kereden fazla katlanamaz

Suudi Arabistan'da bir kadin kocasina kahve yapmazsa bu bosanma nedenidir.

Bir köpekbaligi 100 milyon damla deniz suyu içindeki bir damla kani hissedebilir.

Insan midesi, 2 haftada bir iç zarini yenilemekzorundadir; aksi halde kendi kendini sindirir.

Bir bardak taze sampanyanin içine bir kuru üzüm atarsaniz, üzüm asansör gibi bardagin altindan üstüne, üstünden altina sürekli dolasir.

Eger agzimiza attigimiz bir seye tükürügümüz degmezse, onun tadini anlayamayiz.

Erkek peygamber devesi, disinin kokusunu 7 mil öteden duyabilir.

George Washington, evinin bahçesinde marijuana yetistirirdi.

Zürafa, kulagini 53 santim uzunlugundaki dili ile temizler.

Lübnan'da disi bir hayvanla cinsel iliskiye girmek serbesttir, ama erkek hayvanla yasaktir.

McDonalds'in karinin yüzde 40'i çocuk menüsü satisindan gelir.

Her insanin dilinin izi de parmak izi gibi farklidir.

Einstein, 9 yasina kadar düzgün konusamamistir. Ailesi onun özürlü oldugunu düsünmüstür.

Tarihi film Ben Hur'da çekim ekibinin fark etmedigi kirmizi bir otomobil görünür.

Her gün dogan çocuklarin ortalama 12'si yanlis anne babaya verilmektedir.

Kagit para sanildigi gibi kagittan degil pamuktan yapilir.

1950'den önce kenevir, agaç kabugu ve marijuana yapragi kullanilarak yapilirdi.

Çikolatanin köpekleri öldürdügü dogrudur. Onlarin kalbine ve sinir sistemine zarar verir.

Yarim kilo kadar çikolata küçük bir köpegi öldürebilir.

Birçok ruj çesidi balik pulu içerir.

Katil balinalar köpekbaliklarinin midesine alttan torpil gibi vurarak onlari öldürür.

Donald Duck çizgi filmleri Finlandiya'da yasaklanmistir. Nedeni kahramanlarin don giymemesidir.

Ketçap 1830'lu yillarda ilaç olarak satilirdi.

Insan kalbi, kani pompaladiginda yarattigi basinc ile kani 10 metre uzaga firlatabilir.

Bir domuzun orgazmi 30 dakika surer.

Basinizi surekli olarak bir duvara vurarak saatte 150 kalori harciyabilirsiniz.

Bir karinca agirliginin 50 kati agirligi kaldirabilir, 30 kati agirligi cekebilir ve zehirlendiginde her zaman sag tarafina dogru duser.

Bir hamambocegi 9 gun basi koparilmis olarak, acliktan olene kadar yasayabilir.

Bazi arslanlar gunde 50 defa ciftlesebilirler.

Sicrayamayan (ziplayamayan) tek hayvan fildir.

Devekusunun gozu beyninden daha buyuktur.

Deniz yildizinin beyni yoktur.

Kutup ayilari solaktir.

Zevk icin sevisen yaratiklar sadece insanlar ve yunuslardir.

Ayı inlerinin girişleri her zaman kuzeye bakar.

Degerli taşların çoğu birkaç elementten oluşur, sadece pırlanta tamamen karbondan oluşur.

Kedilerin beyninde 32 adet kas vardır.

Bukalemunların dilleri, vücutlarından iki kat daha uzundur.

Global ısınma yüzünden yükselen deniz seviyesi 2050 yılında Shangai ve deniz kıyısındaki diğer Cin şehirlerinde büyük sellere neden olacak.

Bu sellerde 76 milyon kişi evsiz kalacak.

Üzerinde barkodu olan ilk ürün Wrigleys marka sakızdır.

Kereviz yerken harcanan kalori, kerevizin içindeki kaloriden daha fazladir.

Sümüklüböceklerin dört tane burnu vardır.

Bir timsahın gözlerinin arasındaki mesafe, ayaklarinin büyüklüğüne eşittir.

Hipopotamlar insandan daha hızlı koşarlar.

Meşe ağaçları elli yaşına gelmeden meşe palamudu üretemezler.

Insan elinde, en yavaş uzayan tırnak baş parmaginki, en hızlı uzayan tırnak ise orta parmağınkidir.

Hawaii alfabesinde sadece 12 harf bulunmaktadır.

Güney Kore başkenti Seul, Kore dilinde "başkent" anlamına gelmektedir.

Kanada, Kızılderili dilinde "buyuk koy" anlamina gelmektedir.

Ingilizcedeki Wendy ismi, Peter Pan hikayesinde kullanılmak üzere uydurulmuştur.

ABD'de, yaşları 20 ile 29 arasında olan zenci erkeklerin ücte biri ya hapiste ya da gözaltinda tutulmaktadır.

Ortalama bir erkek, hayatinin 3350 saatini tiraş olmak için harcar.

Gecen 3500 yılın, sadece 230 yılı barış içinde yaşanmıştır.

Sallanan sandalyede hiç durmadan sallanma rekoru 440 saattir.

Bir kurbaga kendi uzunlugunun 350 kati kadar oteye sicrayabilir. Bu bizim bir futbol sahasinin bir ucundan bir ucuna atlayabilmemiz gibi bisey..

Unutmayin ki, biri sizi kizdirdiginda yuzunuzu asmak icin vucudunuzdan 42
kasinizi kullanirsiniz.. ( Kasim kasim kasilasin emi… )

Kamplumbağalar kıçlarından nefes alabilirler!

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:52 pm

Tradisyonalizm, Tradisyonalist Ekol

Tradisyonalizm, Tradisyonalist Ekol

Kişi veya topluluk düzeyinde ve gündelik yaşamdan bilgi anlayışına kadar pek çok alanda yönlendirici unsurun zaman ve mekanı aşan ilahi-kutsal ilkelere dayalı olması gerektiğini iddia eden felsefi ve mistik akım. Modern öncesi toplumlarda kutsal gelenek yaygın bir kabul gördüğünden ya da en azından muarız anlayışlar yaygın bir geçerlilik kazanmadığından tarihte "Tradisyonalizm" şeklinde bir düşünce ekolüne ve bu ekole mensubiyet anlamında "Tradisyonalist" şeklinde bir vasıflandırmaya rastlanmamaktır. Özellikle Aydınlanma çağı ve sonrasından başlayıp Modern döneme kadar geçen süreçte hemen her alanda tarihi ve geleneksel olandan kopuş bu kopuşu eleştiren ve kutsal kaynağından kopmayan geleneği savunan kişi ve düşünme tarzlarının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Tarihte Tradisyonalist sıfatıyla maruf kişiler olmasına karşın özel olarak Tradisyonalizm ismiyle anılan ekolün ilk sözcüsü Fransız metafizikçi, yazar René Guénon 'dur. Ekol, Perennializm, Perennial Felsefe veya Sophia Perennis olarak da bilinmektedir.

Tradisyonalist Ekolün diğer kurucuları Seylanlı bilgin Ananda Coomaraswamy, ve Isveçli ressam,şair ve metafizikçi Frithjof Schuon'dur. Sözkonusu ekole mensup diğer yazarlardan bazıları; Titus Burckhardt, Martin Lings, William Stoddart, Marco Pallis, Seyyid Hüseyin Nasr, Leo Schaya, Gai Eaton, William Chittick, Rama Coomaraswamy, James S.Cutsinger, Joseph Epes Brown, Huston Smith, Osman Bakar. Ayrıca tradisyonalist fikirlerden az veya çok etkilenen Julius Evola, Mircea Eliade, Henrich Zimmer gibi yazar ve akademisyenler de bulunmaktadır.

Temel Ilkeler

Tradisyonalist ekolün aşağıda yer alan bazı ilkeleri tüm yazarlarınca benimsenmekte ancak çeşitli geleneklere yaklaşımları bakımında aralarında farklılar bulunabilmektedir. Hristiyan geleneği örneğin Rene Guenon tarafından inisiyatik niteliğini tamamen yitirmiş kabul edilirken Frithjof Schuon'un bazı yazılarında aksi bir görüşe rastlanabilmektedir. Bu noktada ekole mensup yazarlar arasında Guenon'un fikirlerini benimseyenler ile Schuon'un fikirlerini benimseyenler arasında bir ayırım yapanlar dahi bulunabilmektedir.

1. Tüm otantik dini gelenekler Primordial Gelenekten neşet ettiklerinden ortodoks (sahih)turlar. Aynı, biricik kaynaktan geliyor olsalar da formları itibariyle farklılık gösteren geleneklerin zahiri boyutlarının dışında ancak deruni sezgisi gelişmiş, manevi eğitimden geçmiş kişilerce anlaşılabilen bâtıni-mistik boyutları bulunmaktadır. Asli birliği en çok tezahür ettiren de zahir değil bu bâtıni boyuttur. Ancak her biri belirli bir ilahi amaca matuf olarak gönderildiğinden dinlerin birbirleriyle eşitlenmesi veya dinlerden kimi unsurları biraraya getirerek oluşturulacak bir senkretik hareket bu ilkenin doğasına aykırı bir beşeri müdahaleyi gerektireceğinden geleneğe uygun (sahih) bir tutum olmayacaktır. Ayrıca dini konularda bireysel tavır farklılığı istenilen bir durum değildir. Bkn. Manevi Yöntem Üzerine

2. Modern "ilerleme" idealinin aksine tüm geleneklerde ifade edildiği gibi dünya,(özellikle de batı dünyası) entelektüel ve manevi düşüş içindedir. Klasik Batıda Demir Çağı, Hindularda Kali Yuga, Müslümanlarda Ahir Zaman olarak bilinen bir zaman diliminde yaşamaktayız. Bunun sonucu olarak hem entelektüel dünyada hem de gündelik yaşamda ilkeye zıt hatta ona hasmane düşünme ve yaşama biçimleri yaygınlık kazanmıştır.

3. Diğer medeniyet ve kültürlerden farklı olarak Batı dünyası Primordial Gelenekle bağını ilk tohumları ortaçağda atılan ve rönesans ve reform çağında ivmesini gittikçe arttıran gelişmelerle hızla yitirmiştir. Ilke'den uzaklığı açısından batı medeniyeti diğer medeniyetlerle karşılaştırıldığında "anomalilik" arzeder. (bk. Rene Guenon, "Doğu ve Batı, Modern Dünyanın Bunalımı")

Tradisyon-Gelenek

Tradisyonalist ekolü yazarlarının "tradisyon" kelimesiyle kastettikleri, Türkçe'de de gelenek ifadesinin karşılığı olan ve sadece tarihi bakımdan ve bir sıfat olarak geçmiş günümüze gelen bir şeyi işaret etmemektedir. Rene Guenon, tradisyon ile halk arasında az veya çok anlamı kaybolmuş adetleri birbirine karıştırmamak gerektiğini ifade ederken bu ayırıma dikkat çekmektedir. Tradisyon burada kaynağı yaratıcı ilk ilke olan ve ancak ehil kişilerin gerçek manasına nüfuz edebildiği ezoterik bilgidir. Tradisyon, insanoğlunu semaya bağlayan, tradisyonel bilimler, ayinler ve erginleme (initiatory) pratiklerinin çeşitli formlarını işaret eder.

Genel inanan kitlesi ise tradisyonun en dış ve biçimsel yönüne iştirak edebilmekte, daha öte bir anlayışa kavuşmak için "inisiyasyon" denilen erginleştirme işleminden geçmek ve tüm irade ve anlayış kabiliyetini kullanmak gerekmektedir.

Guenon, modern zihniyetin etkisiyle tradisyonel düşüncenin bazı çevrelerce kasıtlı bile olmaksızın çarpıtıldığını ve hakiki tradisyonel düşüncenin ortaya çıkarılması için nereye bakılabileceğinin bile artık bilinemediğini ve insanların, tradisyon ifadesi altında kendilerine sunulan ve özünde tradisyon karşıtı, hatalı düşünceleri kabule fazlasıyla hazırlıklı olduklarını söyler.

Guenon'un tradisyon ile ilgili dikkati çektiği bir başka nokta da modern zihniyetin tradisyon kelimesini kullanma biçimidir. Tradisyon kelimesi "adet" veya "davranış biçimi" kelimeleriyle eşanlamlı kullanılmakta ve böylelikle tradisyon daha düşük beşeri düzeyle ve derin bir anlamdan tamamen yoksun şeylerle karıştırılmaktadır. Diğer ve daha incelikli deformasyonlar da bulunmaktadır ve hepsinin ortak özelliği tradisyon düşüncesini tamamen insani düzeye indirgemesidir. Oysa insanüstü düzenden bazı unsurları içermeyen hiçbir şey gerçek manada tradisyonel olamaz.

Tradisyonu tamamen insani düzeyle ve bu düzeyin psikolojik, sosyal boyutlarıyla ilişkilendiren modern sapmanın bir başka biçimi de tradisyonun bazı şekillerini "dinler"le karıştıran, din ve tradisyonları sadece insani unsurlarla açıklamaya çalışan akademisyenlerdir.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:52 pm

HAYAT VE FELSEFE
Montaigne

Çok gariptir; çağımızda işler o hale geldi ki felsefe, anlayışlı insanlar arasında bile, ne teorik ne pratik hiçbir yararı ve değeri olmayan boş ve kuru bir laf olup kaldı. Bence bunun nedeni, felsefenin ana yollarını sarmış olan safsatalardır. Felsefeyi, çocuklar için ulaşılmaz, asık suratlı, çatık kaşlı ve belalı göstermek büyük bir hatadır.

Onun yüzüne bu sahte, bu kaskatı bu çirkin maskeyi kim takmış? O ki hep bayram ve hoş zaman içinde yaşamayı emreder bize. Gamlı ve buz gibi soğuk bir yüz içimizde felsefenin barınamadığını gösterir.Felsefeyi barındıran ruh, kendi sağlığıyla bedeni de sağlam etmeli.

Huzur ve rahatın ışığı ta dışardan görünmelidir. Dış varlığı kendi kalıbına uydurmalı ve böylece ona sevimli bir gurur, hareketli ve neşeli bir tavır, memnun ve güleryüzlü bir hal vermelidir. Bilgeliğin
en açık görüntüsü, sürekli bir sevinçtir. Onun durumu, aydan daha yukarda olan şeylerin durumu gibidir. Hem de rahat. Müritlerini çamur ve kir içinde yaşatan felsefe değil, Barocco ve Baralipton'culardır. (Skolastikte bazı önerme türleriyle ilgili uydurma sözcükler.) Onlar felsefenin yalnız adını duymuşlardır. Yoksa nasıl olur? Felsefe ruhun fırtınalarını dindirmeyi, açlığı ve hastalığı gülerek karşılamayı, birtakım uydurma müneccim işaretleriyle değil, doğal ve somut yollarla öğretmeye çalışır. Felsefenin amacı erdemdir; bu
erdem de, medresenin söylediği gibi, sarp, yalçın ve çıkılmaz bir dağın başına dikilmiş değildir.

Ona yaklaşanlar, tersine güzel, bereketli ve çiçekli bir ova içinde görürler onu. Orada erdem yine her şeyden yüksektedir; fakat yerini bilen olunca, ona gölgeli, çimenli, güzel kokulu yollardan, güle söyleye, göklerin kubbesi gibi rahat ve dümdüz bir inişle varılabilir.

Bazıları bu yüksek, bu güzel, bu zafer sevinci dolu, aşk dolu, tadına doyulmaz, yiğitliğine ulaşılmaz erdemin, tatsızlığa, rahatsızlığa, korkuya, zorbalığa açıkça ve amansızca düşman olan, kendine doğayı kılavuz, mutluluğu ve zevki eş bilen erdemin semtine uğramadıkları için gitmişler, güçsüzlüklerine uygun olarak, böyle kasvetli, titiz, somurtkan, eli sopalı, asık suratlı, anlamsız bir erdem örneği tasarlamışlar ve onu, insanları korkutmaya mahsus bir umacı gibi, dünyadan uzak bir kayalığın üstüne, dikenlikler arasına koymuşlar…

Gerçek erdem zengin, kudretli ve bilgili olmasını, mis kokulu yataklarda yatmasını bilir. Hayatı sever; güzelliği de, şanı ve onun da, sağlığı da sever. Fakat onun öz be öz işi, bu nimetler ölçü ile
kullanmasını ve yiğitçe bırakıp gitmesini bilmektir: Çetinliğinden çok daha fazla büyüklüğü olan bir iş, ki onsuz her hayat bozuk, karışık ve şekilsizdir ve bu yüzden tehlikeli engeller, dikenlikler ve ejderhalarla dolmaya elverişlidir.

Eğer eğitilecek genç, acayip yaratılışlı olur da güzel bir yolculuk hikayesi, yahut anlayabileceği bir felsefe konusu yerine masal dinlemeyi yeğ tutarsa, arkadaşlarının genç dinç yüreklerini coşturan davullar çalındığı zaman o, kendisini hokkabaz oyunlarına çağıran arkadaşının yanına giderse, bir savaştan toz toprağa ve zafere bürünüp dönmeyi, top oyunundan yahut balodan bir armağanla dönmekten daha hoş ve daha çekici bulmazsa, bu genç için bir tek çare görüyorum:

Eğitmeni onu daha çocukken, kimseye duyurmadan boğar; yahut da bu gence, bir düka'nın oğlu bile olsa herhangi bir şehirde pastacılık yaptırılır.

Platon der ki, çocuklara babalarının yeteneklerine göre değil, kendi yeteneklerine göre meslek bulmak gerekir.

Mademki asıl felsefe bize yaşamayı öğreten felsefedir ve mademki çocuğun da öbür yaştakiler gibi, ondan alacak olduğu dersler vardır, niçin çocuğa felsefe öğretilemezmiş:

Udum et molle lutum est; nunc properandus, et acri Fingendus sine
fine rota (Persius)

Çamur yumuşak ve ıslak; çabuk, çabuk olalım. Durmadan dönen çark biçim versin ona.

Bize yaşamayı ömür geçtikten sonra öğretiyorlar. Cicero dermiş ki, iki insan hayatı yaşayacak olsam bile, lirik şairleri incelemeye zaman harcamam. Bence bu dırdırcılar daha hazin bir şekilde yararsızdır. Çocuğumuzun o kadar yitirecek zamanı yoktur: Pedagogların elinde ancak hayatının ilk on beş, on altı yılını geçirebilir: Geri kalan zaman hayatındır. Bu kadar kısa bir zamanı zorunlu bilgilere verelim; üst yanı emek israfıdır.

Hayatımızın işine yaramayan bütün bu çetrefil diyalektik oyunlarını kaldırıp atın; iyi seçmesini ve iyi açıklamasını bilmek koşuluyla basit felsefe konuları alın: Bunlar Boccacio'nun masalından daha kolay anlaşılır. Bir çocuk bunları sütnineye verildiği andan itibaren okuma yazmadan çok daha kolay öğrenebilir.

Felsefenin insanlara, yaşamaya başlarken de, ölüme doğru giderken
de söyleyecekleri vardır. (Kitap 1, bölüm 26)

Michel Eyquem de Montaigne Kimdir;

(28 Şubat, 1533 – 13 Eylül, 1592) Fransız Rönesans yazarı.

28 Şubat 1533 tarihinde Périgord'da doğdu, 13 Eylül 1592 tarihinde aynı kentte öldü. Katolik inançlarına bağlı varlıklı ve soylu bir ailenin çocuğudur. Babasının etkisiyle çok küçük yaşta öğrenim görmeye başladı. 1546 yılında Collége de Guinne'yi bitirdi. Toulouse Üniversitesi'nde hukuk okudu. Bir süre Bordeaux parlamentosunda danışmanlık, sonra belediye başkanlığı, Etat Généraux'da milletvekilliği yaptı. Almanya ve Italya'yı gezdi. Daha sonra şatosuna çekilerek kendini bütünüyle felsefe ve edebiyata verdi. Felsefede us ilkelerine dayalı kuşkucu bir yöntemi benimsedi. Montaigne başlıca yapıtı denemeler (Essais) için "ben kitabımı yaptığım kadar da kitabım beni yaptı" der

Deneme türünün yaratıcısı olarak kabul edilir. En önemli eseri Denemeler'de, insanı, özellikle de kendini büyük bir açıksözlülükle inceler. Bu denemelerin bir bölümü Sabahattin Eyüboğlu tarafından Türkçeye çevrilmiştir.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:52 pm

ILGINÇ ÖLÜMLER

Yaşamak kadar gerçek olan ölüm, kabullenilmesi zor bir durum. Ölüm, sadece trafik veya uçak kazalarıyla gelmiyor. Çok küçük işler gibi görünen birçok olay da can kaybına neden olabiliyor. Kişinin karşısına nerede ve nasıl çıkacağı belli olmayan ölüm, bazen ilginç vesilelerle geliyor.

Işte en ilginç ölümler:

- Buenos Aires'te karısına sinirlenip onu öldürmeye karar veren adam, otelin 23. katındaki odalardan karısını aşağıya atar. Kadın elektrik tellerine takılır. Işini sağlama almak isteyen adam, karısının peşinden atlar. Tellere tutunamaz, yere çakılır.

- Mısırlı çiftçi, Nil Nehri'ne düşen tavuğunu kurtarmak için suya atlar. Ancak girdaba yakalanır. Kıyıya dönemeyince, bağırarak yardım ister. Bu kez oğlu atlar suya. O da girdaba kapılır. Beraberce yardım isterler. Derken adamın kızı, karısı da aynı kaderi paylaşır. Sonunda tavuk kurtulur ama ardında 6 ölü bırakır.

- Iraklı terörist Khay Rahnajet, içinde bomba olan paketi postayla suikast adresine göndermeye kalkar. Ancak yeterli sayıda pul yapıştıramadığı için, paket ev adresine geri gönderilir. Içinde bomba olduğunu unutan acemi terörist paketi açar ve sonrası malum.

- Astronot biliminde çığır açan Danimarkalı bilim adamı Tycho Brahe, vaktinde tuvalete giremediği için öldü. 16. yüzyılda yemek bitmeden sofradan ayrılmak hakaret sayılırdı. O gece, şölene gelmeden önce tuvalete girmeyi unutmuştu. Yemekte içkiyi fazla kaçıran Brahe, izin isteyemeyecek kadar nazikti. Idrar kesesi patlayan bilim adamı, 11 gün acı çektikten sonra öldü.

- Güney Afrika'nın Cape Town Şehri'ndeki bir hastanede gizemli olaylar oluyordu. Üstelik ölümlerin hepsi, cuma günleri 311 numaralı yoğun bakım odasında gerçekleşiyordu. Hemşireler ve doktorlar buna bir çözüm bulamayınca, devreye polis girdi. Araştırmalar sonuç vermedi. Sır ölümlere uzun süre açıklama getirilemedi. Uzmanlar, odanın havasını bakteriyolojik olarak kontrol ettiler. Sonuç sıfırdı. Bu arada ölümler devam etti. Sonunda oda sürekli olarak gözetim altına alındı ve neden ortaya çıktı. Cuma sabahları saat 06.00'da odaları temizleyen görevli, hastanın başındaki solunum cihazının fişini çekerek elektrik süpürgesinin fişini takıyordu.

- Marco ve Roberto adlı iki kardeş, hiç geçinemiyorlardı. Roberto'nun sık sık kendisiyle dalga geçmesine dayanamayan Marco, kardeşini öldürdü ama onun ölümünden 5 dakika sonra kendisi de öldü. Çünkü Marco ile Roberto, aynı donanım sistemini paylaşan ikizlerdi. Roberto ölünce, Marco'nun da kan dolaşımı durmuştu.

- ABD'nin Alabama Eyaleti'nde 25 yaşındaki bir asker tükürme alışkanlığının kurbanı oldu. Pencere kenarında oturarak tükürüğünü sokak lambasına isabet ettirmeye çalışan bir asker, dengesini kaybedip 11. kattan düşerek hayatını kaybetti.

- 1995 yılında Coca Cola makinesinden bedava soda almaya çalışan bir adam, aniden fırlayan kola kutusu yüzünden hayatını kaybetti.

- Jake Fen isimli Macar adam, eşini korkutmak için kendisini asmış pozu verdi. Eve gelen eş, kocasını o halde görünce bayıldı. Kapıyı açık gören komşu kadın içeriye girince, iki cesetle karşılaştığını sanıp evi soydu. Topladıkları ile çıkarken, Jake kadına bir tekme attı. Cesedin canlandığını sanan kadın, korkudan öldü.

- New York'ta caddede bir adama araç hafifçe çarptı. Adama bir şey olmamıştı. Şoförle konuştu ve kalkacakken olayı gören biri yanına gelerek, kalkmazsa sigortadan para alabileceğini söyleyince yeniden aracın önüne yattı. Araç sürücüsü ise adamın gittiğini düşünerek gaza bastı ve adam öldü.

- Bayan Carson, Amerika'nın New York Kenti'nde yaşıyordu. Bir gün eğlenmek için cenaze işleri yapan bir şirketle anlaştı. Şirket eve telefon etti ve bayan Carson'un kalp krizi geçirip öldüğünü söyledi. Aile hemen koştu. Bu sırada tabutun içinde yatan bayan Carson, birden doğruluverdi. Ama kızı o anda kalp krizi geçirip öldü.

- Romollo Ribaldo, işsizdi. Pisa Kenti'nde oturan 42 yaşındaki bu Italyan, bir gün tabanca ile intihar etmeye hazırlandı. Eşi onu engellemek için dil döktü. Sonunda Romolo, ağlamaya başladı ve intihardan vazgeçip silahını yere fırlattı. Ateş alan tabancadan çıkan mermi eşine isabet etti ve eşi öldü.

- Sibirya'nın köylerinden birinde cenaze mezarlığa götürülüyormuş. Mısır tarlasının ortasında, tabut köylülerin ellerinden düşüvermiş. Tabutun içindeki ceset düşüp dereye yuvarlanmış. Akıntı, cesedi dinamitle avlanan balıkçıların yanına sürüklemiş. Balıkçılar "Acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük?" diye endişeye kapılarak, cesedi askeri kışlanın tellerine bırakmışlar. Nöbetçi er, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek cesedi yaylım ateşine tutmuş. Hemen ambulans çağrılmış. Delik deşik olan ceset, hastaneye kaldırılmış. Operasyon 6 saat sürmüş. Ameliyattan çıkan doktor, alnından akan terleri silmiş ve "Çok zor oldu ama galiba yaşayacak" demiş

- 1983'te mağazada hırsızlık yaparken yakalanan San Diegolu bir kadın, polislere 'eğer onu bırakmazlarsa' morarana kadar nefesini tutacağını söyledi. Polisler kadını bırakmadılar, o da gerçekten ölünceye kadar nefesini tuttu.

- Bir fil bakıcısı filin temizliği ile ilgilenirken filin posasının altında kalıp can vermiş.

- Bir lunaparkın 2 kafadar gece bekçisi, park kapandıktan sonra dönen salıncaklara binmeye karar vermişler. Yönetici kabinine girmişler, aleti çalıştırmışlar. Makinenin ısınması için 1 dakika kadar süre gerekiyor tabii. Salıncaklara bir güzel kurulmuşlar. 1 dakikalık süre geçmiş, alet çalışmaya başlamış. Ama 2 kafadar, seans süresini ayarlamayı unutunca bütün gece kusarak ölmüş.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:53 pm

Parmak Niye Çıtlar?
Bazı insanlar her iki elinin parmaklarını birbirine geçirerek ve onları gererek ses çıkarırlar. Yani çıtlatırlar da diyebiliyoruz. Çoğumuz buradan gelen sesin kemiklerden geldiğini sanırız, hatta rahatsız oluruz ama nedense bunu yapanlar hallerinden memnun görünürler.
En çok ve kolaylıkla çıtlayan yerler vücudumuzda en çok bulunan sürtünmeli eklem yerleridir. Bu tip eklem yerlerinde, örneğin parmaklarımızda, iki kemiğin birleştiği yerde bir bağlantı kapsülü vardır. Bu kapsülün içinde kemiklerin hareketleri sırasında buraları yağlayan bir sıvı vardır. Bu sıvının içinde erimiş halde oksijen, nitrojen ve karbondioksit gazları bulunur. Vücudumuzda en kolay çıtlatabileceğimiz eklem yerlerimiz parmaklarımızdır. Parmaklarımız gerilince eklem yerlerimiz düzleşince bu kapsül de gerilir. Içindeki sıvının basıncı azalır ve gaz kabarcıkları patlamaya başlar. Işte kulağımıza gelen bu seslerdir. Patlayan kabarcıklar neticesinde gazlar bu sıvıyı terk eder, sıvı daha da genleşir ve eklem yerlerinin hareket kabiliyetini artırır.
Aynı parmağınızı arka arkaya çıtlatamazsınız. Bir süre beklemeniz gerekir, çünkü gaz kabarcıklarının sıvı içerisinde tekrar oluşması biraz zaman alır.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com
█►SALVADOR◄█
GrafikYardım - Moderatör
GrafikYardım - Moderatör
█►SALVADOR◄█
Cinsiyet : Erkek
Mesaj Sayısı : 2625
Aktiflik puanı : 6231
Kayıt t. : 04/03/11

bunları biliyormusunuz 2 Vide
MesajKonu: Geri: bunları biliyormusunuz 2 bunları biliyormusunuz 2 EmptyCuma Mart 25, 2011 9:53 pm

Hapşırık

1)Hapşırığınızı tutarsanız beyin kanaması geçirebilirsiniz.
2)Hapşırık hızı saatte 70km'dir
3)Hapşırdığınız zaman kalbinizde dahil olmak üzere bütün vücut fonksiyonlarınız bir an için durur.

Bu konu yada mesaj "www.grafikyardim.com" sitesine aittir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://adrenalinfrm.com

bunları biliyormusunuz 2

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön
1 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki

 Konu Etiketleri Etiketler
 Konu Linki Konu Linki
 Konu BBCode BBCode
 Konu HTML Kodu HTML Kodu
Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Grafikyardim.com :: .::Forum eğlence::. :: Komedi mizah-
|||broadband speed test|check speed|
    Tasarım:Nero © 2011 | Her türlü görsel materyal ©'lidir. | info@grafikyardim.com   
Sitemiz bir forum sitesi olduğu için kullanıcılar her türlü görüşlerini ve paylaşımlarını(resim ve diğer materyalleri) önceden onay olmadan anında siteye yazabilmektedir. 5651 sayılı yasaya göre bu yazılardan dolayı doğabilecek her türlü sorumluluk yazan kullanıcılara aittir. 5651 sayılı yasaya göre sitemiz mesajları kontrolle yükümlü olmayıp, şikayetlerinizi sikayet@grafikyardim.com adresine yollarsanız, gerekli işlemler yapılacaktır.

Bedava forum kurmaya hazir misin ? | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Son tartışmalar